Herkese merhaba!
Yazmayı gerçekten çok özledim; ama bu sıralar kafamın içinde
yüz ayrı sekme açık, 80’i yanıt vermiyor durumda olduğundan bir türlü fırsat
bulamadım. Bu aralar birçok farklı işle uğraşıyorum. Dans tam gaz devam ediyor,
podcast yayıncılığına başladım, uzmanlık tezimle ilgileniyorum, iş, nöbet vs.
derken ekim ayı gelmiş bile. İki ay önce yaşadığım travmatik olaya dair içimi
dökmek için bir yazı paylaşmıştım; ancak sonrasında silmenin daha doğru
olacağına karar verdim. O konu hakkında çok daha iyi hissediyorum zaten. Olanları
geride bırakmanın hafifliği içerisindeyim.
2022’nin neredeyse sonuna gelmişken şööyle bir geriye dönüp
baktığımda hayatımdaki en güzel detayın dans olduğunu görüyorum. Her geçen gün daha
da gelişmek, içimdeki potansiyeli eyleme dökebilmek gurur verici gerçekten. Instagram
bu anlamda çok faydalı oldu benim için. Çünkü birçok ünlü dansçının dans
videolarına erişebiliyorum. Beğendiğim ve yapabileceğimi düşündüklerimi ekran
kaydıyla kaydedip sonrasında yavaşlatarak çalışabiliyorum. Ayrıca bu videolar görsel
hafızama da büyük katkı sağlıyor. Tahmin edebileceğiniz üzere timelineım dans videolarıyla
dolu. Instagram algoritması artık en çok neyi izlediğimi nihayet anladı. Bazen freestyle
dans ederken, görsel hafızama almış olduğum hareketleri kendiliğinden yaptığımı
fark ediyorum. Gerçekten mutluluk verici oluyor. Bu yaz hayatımda ilk defa dans
showuna çıktım. 8 haftalık “Heels Camp”in sonunda Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Dünya Sevgi Günü” etkinliğinde yer aldık. Bir
de bir AVM’nin düzenlediği dans festivalinde sahneye çıktık. Kendimi o kadar
iyi hissettim ki! Sahneye gerçekten yakışıyorum be! Uzun süredir
gerçekleşmesini istediğim bir hayal, nihayet bu yıl gerçekleşmiş oldu.
Podcastten bahsedecek olursam; son derece konuşkan bir insan
olduğum için yine bana hitap eden bir uğraşı oldu. Başlarda fazlaca uğraştırsa
da editleme işini daha kısa sürede yapabilir oldum. Şimdilik 7 tane podcast yayınım
var, 8. si yolda. İnsanlardan çok güzel geri dönüşler aldım. Birçoğu, “Sanki
yanımdaymışsın da karşılıklı sohbet ediyormuşuz gibi hissettim.” dedi. O samimiyetin
karşıya geçmesi beni gerçekten çok mutlu etti. Daha yapılacak çok güzel işler
var. Hayatımdaki yoğunluktan kafamı kaldırabilirsem bunları gerçekleştirebileceğime
inanıyorum. Hadi bakalım.
Kasım ayında uzmanlık tezimi sunmayı planlıyorum. Mayısta
tez konumu tamamen değiştirip yeni bir tez hocasına geçmek zorunda kaldım. Ama iyi
ki de öyle olmuş diyorum. Çok şükür işlerim rast gitti, ben de elimden gelenin
en iyisini yaparak tezimi final noktasına getirebildim. Sadece sonuç ve tartışma
kısmı kaldı. Onu da istatistik sonuçları elime geçer geçmez halledeceğim.
Özel hayatım yine aynı. Yaşamak istediğim aşkı hâlâ bulabilmiş
değilim. Aslında arayışta da değilim. Dediğim gibi; planladığım ve yönettiğim o
kadar çok şey var ki yeni biriyle tanışmaya fırsatım da ortamım da yok. Günün sonunda
evimde kedişimle sırnaştığım, ertesi gün için enerji toplamaya çalıştığım birkaç
saatim oluyor. Bu tempo gerçekten hoşuma da gidiyor. Ben boşta kaldıkça fazla
düşünmeye başlıyorum. Bu overthinking durumu aslında insanda fonksiyon kaybına
yol açıyor. Bunun yerine hoşuma gidebilecek aktivitelerle ilgilenmek beni çok
daha sağlıklı ve mutlu hissettiriyor. Bu aktiviteleri bir kaçış yöntemi olarak kullanmıyorum.
Zamanında kendimle en derin yüzleşmeleri yaşamış bir insanım. Zaten çok şükür
son zamanlarda majör bir problemim de yok.
Bu yaz başında maalesef ki alkol sebebiyle ehliyetim gitti.
Aralık sonunda ehliyetimi geri alabileceğim. Artık arabasızlığa da alıştım. Zaten
çoğu gitti, azı kaldı. İki ay daha dişimi sıkabilirim.
Aralık sonunda Amerika’ya gideceğim. Nihayet yıllardır görmeyi
hayal ettiğim şehir olan New York’u bu yıl görebileceğim! Hem de çocukluk
arkadaşımla birlikte! Umarım her şey yolunda gider, herhangi bir aksilik
yaşamadan bu seyahate çıkabilirim.
Sanırım bahsedeceklerim bu kadar. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, kendinize iyi bakın!