Herkese iyi pazarlar!
Güzel bir kahvaltı sonrası çayımı yudumlarken içimden blog yazısı
yazmak geldi. Ben de hevesimi yitirmeden bilgisayarımı açıp yazmaya
başladım. Tweetlerimden anlayacağınız üzere son zamanlarda pek iç açıcı
günler geçirmiyorum. Aslında tamamen kötü de diyemem; çünkü senelerdir hayalini
kurduğum olay tam da hayatımın en boktan günlerini yaşadığımı düşündüğüm
dönemde gerçekleşti. Demek ki hayatın bir bildiği var. Seni önce dibe çekiyor, ya
da kendin bile isteye dipte olmayı tercih ediyorsun, sonrasında bir kurtuluş
yolu sunarak seni dengeye ulaştırıyor.
Yaşadığım onca olumsuzluğa rağmen gerçekten şanslı bir insan
olduğumu düşünüyorum. İşler ne kadar ters gidiyor gibi görünse de, bir şekilde paçayı kurtarabiliyorum. Öyle ki, ben
hareketliyim, ben tezcanlıyım, bir şeylerin olmasını beklemektense kendim gidip
almayı tercih ederim. Bu demektir ki, ben yaşayarak öğreneceğim. Belki kulağa fazla
cüretkâr bir tutum gibi geliyor ama öyle. Öyleyim. İçimden
gelen dürüst olmak, içimden gelen açık ve net olmak. Oyunsuz olmak, yalansız
olmak.
Kendime 2 ay boyunca işkence uyguladım. Yaşadıklarımdan ziyade hissettiklerim çok
ağır geldi. Aslında kimse bana bir şey yapmıyordu, kendim çalıp kendim oynuyordum.
Kimse üzerimde büyük oyunlar planlamıyor, kimse beni manipüle etmiyordu. Hatta kimse
beni umursamıyordu desem yalan olmaz. Ben bütün duygularımı aldım, üstüne
düşündüm, o duyguları filizlenmiş bir tohumdan olgun bir hasata dönüştürdüm. Büyüttüm,
büyüttüm ve sonrasında o duygular kontrol edemeyeceğim boyuta ulaştı. Platonik
aşka oldum olası meyilim vardır; ama bu yaşta yeniden yaşayacağım aklımın
ucundan geçmezdi doğrusu. Platonik aşkın güzel yanı, içinde yaşarsın ve dışarıya
belli etmezsin. O senin kendinle olan özelindir. Benimkisi içten içe karşılık
bulma umuduna tutunarak içimde de kalamadı. Patladı gitti.
Kendimle ilgili çözmem gereken, bundan sonraki hayatıma
taşımamam gereken şeyler var. Her gün bunlar üzerinde düşünüyorum. Kimi zaman
olayı profesyonelce ele alabiliyorken kimi zaman da ruhsal bunalımların esiri
olabiliyorum. Neticede beni iyileştirebilecek temel şey zaman. Durum tespitleri,
mantıksal açıklamalar bir yere kadar. Zamana bırakıp, üzerinde daha az
düşünmeye başladığında, hatta aklına geldiğinde kendinle dalga geçebilmeye
başladığında artık atlatıyorsun demektir. Bu günlerin uzakta olmadığını
biliyorum.
Hayatta neyi isteyip neyi istemediğimi biliyorum. Aslında bunu
oldum olası biliyordum; ama bir süre gözlerimi kapatmak istedim. Çünkü merak
ediyordum. Mantığım yüzünden yaşamayı reddedeceğim şeyler belki de hayatımda eksiklik
yaratacaktı. Artık böyle bir konunun yaşayarak görmemem gereken bir şey
olduğunu biliyorum. Hassas bir kalbim var. Ne kadar dirayetli görünsem de
kaldırabileceklerim ve kaldıramayacaklarım var. Üstüne üstlük bir de öngöremediklerim
vardı. Ben bu duyguları içimde büyütürken, karşımdaki insanın gerçek
karakterinden bihabermişim. Meğer dürüst olan bir tek benmişim.
Bundan sonra kendim için doğru olan şeyleri yapmaya çalışacağım.
Eğer duygularım beni yanlış yola sürüklüyorsa, bu sefer onların peşinden
gitmeyeceğim. Hiçbir duygu, kişinin kendisine olan saygısından daha değerli
değil. Kendime bunu hatırlatacağım. Ben sevgiye aşık biriyim. Sevmeyi seviyorum.
Dostlarımı, ailemi, kedimi çok derinden seviyorum ve o sevgi bana huzur
veriyor, beni hem dinginleştiriyor, hem de bana yaşam enerjisi veriyor. Artık yanlış
insanları sevmek istemiyorum. Onlar benim için yanlışlar, onlar belki de herkes
için yanlışlar. Ürettiğim o büyük enerjinin yere çakılışını görmek istemiyorum.
Hak ettiği insana ulaşmayacaksa, hiç oluşmasın istiyorum.
Hayatımda yeni bir dönem başladı. Artık haftada bir gün bir mekânda
sahne alıyorum. 2 yıl önceki blog yazımda, bu durumdan kurduğum küçük bir hayal
olarak bahsetmiştim. O hayal nihayet gerçekleşti. İstediğim repertuarla,
istediğim gibi bir yerde müzik yapıyorum. “Şu şarkıyı ekleyelim, bunu
çıkartalım, bunu böyle çalalım, şunun şurasını böyle yapalım” gibi tatlı
telaşlarım var artık. Diyafram nefesi ve ses egzersizleri çalışıyorum. Kolay kısılmaya
meyilli bir sesim var. Yüksek sesle konuşmamdan, sesimi iyi kullanmamamdan
kaynaklanıyormuş. Sigarayı bıraktım. Papatya çayı, zencefil çayı içmeye
başladım. Diyafram nefesini günlük hayatıma da entegre etmeye çalışıyorum. Bana
göre belirgin bir gelişme var. Umarım gösterdiğim bu özenle sesimi
koruyabilirim.
Şarkı söylerken yaşadığımı hissediyorum. Dans ederken
yaşadığımı hissediyorum. Bunlar beni hayata bağlayan şeyler. Tam da hayattan
kopmaya başladığımı, artık bu kalp kırıklıklarına, bu hayal kırıklıklarına daha
fazla tahammül edemeyeceğimi düşündüğüm dönemde bana öyle iyi geldi ki.
Benim kompleks olma, ulaşılamaz olma gayelerim yok. Kimine göre
basitim, kimine göre karman çormanım. Bana göreyse yorgunum. Hiçbir şey için
ekstra çaba sarf edemeyecek kadar yorgunum. Hayat beni alsın, götürsün bir
süre. Düşünecek fırsat bile bulamayacağım günler içinde kaybolayım. Rutinin içine
karışayım. Sonra beni usulca kıyıya bırakıversin, uzun süredir içinde olduğum sudan
kendi isteğimle, kendi gücümle çıkayım. Biliyorum ki o zaman geldiğinde yeniden
doğmuş gibi olacağım.
MGM Grand Hotel Casino & Spa Map & Floor Plans - Mapyro
YanıtlaSilCasino · MGM Grand Hotel & Spa · MGM Grand Hotel & Spa. MGM Grand Hotel & Spa. MGM 남원 출장마사지 Grand Hotel & Spa. MGM Grand Hotel & Spa. MGM 밀양 출장샵 Grand Hotel & Spa. MGM 서울특별 출장안마 Grand Hotel & 보령 출장마사지 Spa. MGM Grand Hotel & Spa. MGM Grand Hotel & Spa. MGM Grand Hotel 양산 출장샵 & Spa. MGM Grand