Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17284

30 Nisan 2021 Cuma

Hayat ve Trajediler 4 - Ruh Eşi

Bir terapi yöntemi olarak yazmak. Bazen zihnimi taşmakta olan bir tencere yemeğine benzetiyorum. Kapağını kaldırıp altını kısmayı da yazı yazmaya. Bazı düşüncelerimi unutmamak için not aldığım oluyor hatta. Keşke yaptığım bu güzel çıkarımları, zihnimden çıktığı gibi hayatımda uygulamaya geçirebilsem. Böyle bir özellik bizi süper insanlığa taşırdı herhalde.

Peki biz ne yapıyoruz? Düşünceler zihnimizden hızlıca akıp giderken hayatımız aynı kalıyorsa biz neden düşünüyoruz? Keşifler neden var? Keşfettiklerimizi benimsemek, özümsemek neden o kadar kolay olmuyor?

Oto-pilotta, bildiğimiz yolda ilerlemek bizim için en güvenilir yol. En azından beynimiz öyle düşünüyor. Bunun aksi yönünde yol kat etmeye çalışmak o kadar yorucu ki. Oturmuş bir sistem var, siz bu sistemden memnun değilsiniz, bu sistemi oluşturan, sizin yanlış bulduğunuz birtakım nedenler ve olaylar var, bunları teker teker gözden geçirip eksik, hatalı kısımları tespit ediyorsunuz. Ama sonra n’oluyor? Hooop ilk fırsatta ezberlenilmiş davranışlarınızı sergilemeye devam ediyorsunuz. Yeterince özümsememekten mi? Yeterince ders çıkaramamaktan mı? Yoksa kendini inkâr etmekten mi kaynaklanıyor? Kendimi değiştirmeye, dönüştürmeye bu kadar uğraşırken neden bir yanım aynı kalmak istiyor? Fazla mı acımasızım? Fazla mı ısrarcıyım? Belki de akıp gitmeli, suyun yolunu bulması için müsaade etmeliyim. Belki de ben olmama izin vermeliyim, içimdeki benden bu kadar korkmamalıyım. Belki de kendimi biraz rahat bırakmalıyım.

Alınan sinyaller doğru. Hisler doğru. Önseziler doğru. Sezgilerimi hafife almamam gerektiğinden eminim artık. Cesur bir insan olmak hoşuma gidiyor. Güçlüyüm. Özgüvenliyim. İnsanların korkaklığını bakışlarından anlayabiliyorum. Benden korktunuz. Davranışlarımdan çıkarımlar yapıp beni basite indirgediniz. Yüzeyseldiniz ya da bana yüzeyden bakmak size daha cazip geldi. Kafanızda tanımlar yarattınız, beni o tanımlardan ibaret sandınız. Değilim, hiçbirimiz tam olarak kafamızda tanımladığımız insanlar değiliz.

“Duygunu kabul et. Onu hissetmene izin ver. Devam edebileceğinin farkına var.”

Hissettiğim duygu hayal kırıklığı oldu. Peki bu hayal kırıklığı karşısında ne yaptım? İletişimi sonlandırdım. Belki de tam bu noktada doğru hamleyi gerçekleştirebilmem için çıkmıştır bu insan karşıma. Yeterli gelişimi sağlayamadığım durumsa beklenti içine girmektir belki de. Kafalar karışık. Zihnim yorgun. Dümdüz sevin işte orospu çocukları ne yordunuz ya.

En büyük eksiğim. En büyük ihtiyacım. Çoğumuzun aynı olduğunu biliyorum; ama söylememeye programlandırıldık. Utandık, gizlemek zorunda bırakıldık. Muhtaçmış gibi algılanmak istemedik. Ben artık gizlemiyorum. Hayattan en çok istediğim şey sevdiğim kişinin de beni öyle sevmesi. Mutlu, huzurlu bir birliktelik yaşamak. En çok bunu istiyorum. En çok tam olmayı, tamamlanmayı istiyorum. Fiziken yanımda olmadığında ruhunun benimle olmasını istiyorum. İnanır mısınız, çocuk sahibi olmak istemediğimi düşünsem de o insanla çoğalmak istiyorum. Bu kadar zor mu olmalıydı? Bu kadar acı çekmem şart mıydı? Demek ki şartmış.

Ted Mosby gibi her önüme gelene “the one” muamelesi yapmıyorum. Zaten her beğendiğim insanı da o gözle değerlendirmiyorum. Ben de yüzeysel olabiliyorum. Hatta bu yüzeyselliğim yüzünden gerçek hedefimden sapıyorum. Benim gerçekten, kalpten istediğim şey ruh eşimi bulmak. Neredesin be adam, neden çıkmıyorsun karşıma? Ya da ben seni yanlış yerlerde mi arıyorum? Seni bulana kadar illâ feriştahımın sikilmesi mi lazım? Neredesin ya ben artık çok sıkıldım.

Kendime yetemediğimden değil. Arkadaşsız olduğumdan değil. Sebep bunlar da olabilirdi; ama değil. ben tek başıma da mutluyum, arkadaşlarımla da mutluyum. Sevgilimle de mutlu olmak istiyorum amına koyayım. Bu benim hakkım ya. HAK-KIM. Nerede bu amın evladı? Nerede kaldı ya?

Hayat bana ruh eşimi göndermezse büyük bozulacağım. Düşünsenize, bu yaşamımda sınavım buymuş, tek başıma olabilmeyi öğrenmeliymişim falan. Sikerim ya böyle işi. Evren siktirtme belânı gönder şu adamı artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkese Merhaba!

Günlükvari 16 - Nihayet Bahar!