Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

17241

10 Aralık 2017 Pazar

Eşcinsellik ve Homofobi Üzerine

Herkese merhaba! Öncelikle, bugün yazacağım konuyla ilgili Cem Yılmaz'ın "Erkekleri bir de benden dinleyin"i gibi, "Eşcinselliği bir de benden dinleyin." demiyorum asla. Zaten böyle diyebilmem için eşcinsel olmam gerekiyor. Eşcinsel değilim, ama eşcinselliğe bakış açısı, toplumdaki yeri, bu tarz konulara ilgili bir insanım. Size önce kendi homofobikliğimin nasıl aşama aşama yıkıldığından bahsedeceğim. Çocukluğumdan bugüne, kendimde ve çevremdeki değişimleri anlatacağım.

Öncelikle kısaca eşcinselliğe tıbbi açıdan bakmak istiyorum. Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği bir hastalık kabul etmiyor, bunu çoğunuz duymuşsunuzdur. Ama herkesin dilinde "Ay onun hormonları bozuk, napsın" gibi bir "acıma homofobisi" var. Bu insanlar da eşcinselleri sevdiği düşünülen, ama aslında vicdanına onları hasta olarak açıklamış, onları kendince "affetmiş" insanlar. Homofobik olmamak kesinlikle bu değil. 
Bu toplumun dilindeki "hormon bozuklukları", sahip olduğu kromozomuyla dış genitali uyuşmayan, yalancı/gerçek hermafroditizm denilen bozukluklar. Böyle hastalıklar da mevcut elbette ama, saçı sakalı senden iyi çıkan adama da "Ay o östrojen salgılıyormuş, ondan öyle feminenmiş" deme kardeşim. Bu cahil tayfanın bahsettiği şey de "virilizm" oluyor. Yani bir kadın testosteronu, ya da bir erkek östrojeni fazla salgılarsa gelişecek anormal durumlar. Bu durumlar değil eşcinselliğe genellenecek, eşcinselliğin ancak alt kümesi olabilecek durumlar.


Çocukluğumdan birkaç kesit anlatmak istiyorum. Herkesin yaptığı "Top" şakası vardır mesela. "Turuncu rengi gay rengi" falan diyordu bizim sınıftaki erkekler. O dönemde bendeki homofobi eşcinsel nefreti değil, korkusuydu. Korkuyordum çünkü onlar tuhaf insanlardı. Garip garip giyiniyor, erkekken kadın gibi davranıyorlardı. Sanırım o yaşta feminen ya da trans olmayan, dışardan gay olduğu anlaşılmayan eşcinsellerin farkında değildim. Lezbiyenlik zaten gerçek değilmiş gibi geliyordu sjdhsjk Hani öyle aralarında eğleniyolar ama aslında erkeklerden de hoşlanıyorlar gibi geliyordu. Bunun adı da biseksüellik zaten sdhjfjk Tmm ortaokulda da o kadar bilgili değildim. Lise çağlarıma dönelim. 

Gossip Girl dizisini izleyen hemcinslerim olmuştur, ben lisedeyken aşırı popüler bir diziydi. Ben de 6 sezon izledim kimse kusura bakmasın cool takılamicam burda. En son Gossip Girl Dan çıkmış sanırım. Saçmalığın daniskası ya sie of. Neyse konudan sapmayalım. Şimdi bu dizide başroldeki kızın erkek kardeşi rehabilitasyona yatıyor. İntihar etmiş çocuk. Nedenini kimse bilmiyor. Sonradan ortaya çıkıyor ki, bu çocuk gaymiş. Bunun getirdiği özgüvensizlik ve kabul edilmeme korkusundan intihar etmiş. Gay olduğunu öğrendiğimdeki şaşkınlığımı size anlatamam. Sanki mutantım dedi aq. İşte o kadar olamayacak bir şeymiş gibi geliyordu bana. Annesi falan öğrendi, "Allah'ım kadın napacak??? Napacak oğlu gaymiş napacakk?? Bu nasıl bir acı ya rab????" diye deliriyorum ben de. Kadın gerçekten üzüldü ama olgunca karşıladı sonra. Ben olgunca da karşılayamıyom o derece inanılmaz geliyordu bu durum. Sanırım kendi homofobimle ilk tanıştığım an buydu. Sonra bu çocuğun date'leri falan olmaya başladı, izledikçe ben de alıştım "Bak mutlu artık hehe" falan diyordum. 

Liseden ufak bir anımı anlatıp günümüze döneceğim. Okul gezisiyle ODTÜ'ye gitmiştik, büyük şehir çocukları bilmez, biz o gezilere büyük avm'lerde takılacaz, mek danıs yicez diye de gidiyorduk. Yani bu gezilere hevesle gitmemizin önemli bir sebebi de buydu. Neyse Ankamall'e götürdüler bizi. Avm'nin bahçesinde gay bir çift gördük, kucak kucağa oturuyorlardı. KUCAK KUCAĞA. Ben aklımı yitirecek gibi oldum. Gözlerimizi alamadık bakmaktan kıkır kıkır gülüyoruz. Bugünün Ankara'sında bu hareketi yapabilecek yiğido var mıdır acaba? Ankara'da hiç yaşamadığım için bilmiyorum, çok da haksızlık etmeyeyim ama bana artık yapamazlar gibi geliyor. Eşcinsellik konusunda tüm dünya ileriye giderken biz geri gidiyoruz çünkü. 

Neyse, gelelim bugüne... Hayır ilk önce 2014 yılında denk geldiğim, Brighton'daki Pride kutlamalarını anlatacağım. Sanırım onu da yaşadıktan sonra kafamda her şey netleşti shdgsjd. Şimdi biz ağustos ayında 4 kız Londra-Brighton gezisi yapmak üzere yola çıktık. Son günlerimiz Brighton'da geçecekti. Yola trenle çıktık. Tren sanırsın fun center. Herkeste eşcinsel bayrakları, değişik kıyafetler giyilmiş, o ona sataşıyor, bu buna, taşkın, çılgın bir eğlence içindeler. Kafam sikildi yolda. "Bİ SUSUN AMK Bİ SUSUN" fln diom içimden. 3 saat falan bunların eğlencesine maruz kaldık. Londra'da hiç görmediğim kadar gay çift görmüştüm ve çok sempatik gelmişlerdi. London Eye'ın önündeki çimenlerde el ele uzanan lovely couple'lardı bunlar. Trendekilerse gerçekten çekilecek gibi değildi. Ne oluyor ya neden böyle davranıyorlar dememize kalmadan, öğrendik ki her sene bu tarihte Brighton'da TÜM LGBT'nin toplandığı -hani Avrupa'dan gelenler oluyormuş sadece İngiltere'yle sınırlı değil- bir PRIDE varmış. Biz de Londra'daki hostelde (10-12 kişilik, kadın-erkek aynı odada kalınan yerler) baya sıkıntılar yaşadıktan sonra, (bi çocuk bad trip yaşayıp kızlardan birinin bavuluna kusmuştu shdgdjhj) nihayet Brighton'daki odamızda sadece kız olacak yihuuu!! diye havalara uçuyorduk. Eee pride olunca oda arkadaşlarımızın da lezbiyen çıkması kaçınılmaz son oldu tabii. Lezbo bacılarımızla güzel bir üç gün geçirdik haklarını yemeyelim sdghhdj Saygılılardı, ranzaların önündeki fermuarları çekip bir "privacy" yaratıyorlardı. (Çadırvari bir görüntü hayal edin)

Yhaaa bir de o tatilde gurur duyduğum bir "Eşcinsel misin?" sorusu aldım. Güzel de kızdı. Neyse çok dağıttım shdjksdhk 

Neyse işte, o pridela birlikte eşcinsellik bende oturdu. Hani bir şeye desensitize olman için epeyce maruz kalman gerekir ya, bendeki de o hesap. Bu aşırılıklar, çılgın, belki sapkın görünen davranışlar da hep o bastırılmışlıktan, toplumdaki dışlanmış konumlarından kaynaklanıyor bana göre. Ordaki ortamın %99'u LGBT idi zaten, rahat rahat ifade etmek istediler kendilerini muhtemelen. Bütün sene kimliğini gizliyorsun, istediğin gibi davranamıyorsun, yanlış anlaşılmaktan, yanlış değerlendirilmekten korkuyorsun, sonra senin gibi düşünenlerle gönlünce dağıtıyorsun. Böyle değerlendirdim ben o ortamı. Başta bir şok yaşasam da, sonra adapte oldum. Hatta sonra taktım kırmızı peruğumu, arkadaşımla el ele gezdim sdhskdj 

Eveeet, artık bugüne gelebiliriz. Şunu belirtmek istiyorum. Açıkçası 6 sene tıp eğitimi almış birine homofobikliği yakıştıramıyorum. En çok da o yüzden törpüledim kendimi bu konuda. Bir doktorun hastasını yargılaması korkunç bir şey. Ben istiyorum ki, bir hasta bana derdini açtığında benim şaşırmış, yargılayan bakışlarımla karşılaşmasın. O yüzden kendimi olabildiğince geliştirmeye, bakış açımı daha olgun bir noktaya getirmeye çalışıyorum. Bu yazdıklarım size neler hissettirir bilmiyorum. Güldürürken düşündürdüm mü onu da bilmiyorum shdsjkd nefret ediyorum bu kalıptan. GÜLDÜRÜRKEN SÜRÜNDÜRECEĞİM. DÜŞÜNDÜRÜRKEN BİRDEN BIÇAK SAPLAYACAĞIM ARKADAN. 

Tamam yeter bu kadar sululuk. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere sevgili okurlarım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Herkese Merhaba!

Günlükvari 16 - Nihayet Bahar!